10 Eylül 2017 Pazar

Topkapı Sarayı'nda bugün beni en çok heyecanlandıran yerlerden biri benimde ilk defa gezdiğim padişah portreleri sergisiydi.
...
Geçtiğimiz günlerde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın  Topkapı Sarayı Müzesi ziyaretinde "Genç Osman" olarak da bilinen Sultan 2. Osman'ın 26 Şubat 1618'de tahta çıkış törenini resmeden Cülus-ı Hümayun Tablosu sergilenmeye başlamıştı...
...
Güzel olan tarafı ise Avrupa'da bir müzayededen kurtarılmış bir tablo olması...
Çok fazla eserimizi gaspetmis olan Avrupa için küçük bir ayrıntı olsada tarihe ait birçok detayı bize yansıtması açısından paha biçilemez
...
Sultan I . Ahmet'in vefatı sonucu tahta geçen Genç Osman'ın tahta Cülusü ve kendisi ise sagdaki tahtta görülmekte, solda ise annesi Mahfiruz Hatice Sultan, ortada en üstte Şeyhülislam Esad efendi bulunmakta...
...
Tablo ve minyatür aşığı ben tabiki buna vurulmuş durumdayım... O yüzden bu kadar detaylı bilgi vermek istedim.... Mutlaka görün inşallah 👏👏👏

                       ROMA'YI KİM YAKTI

Tarihe Büyük Roma Yangını olarak geçen  yangın, M.S 64 yılında 18 Temmuz gecesi başlamış ve tahmini 6 gün kadar sürmüş bir yangındır.
...
O dönemde çocuk yaşlarda olan tarihçi Tacitus, yangının 5 gün sürdüğünü de söyler. Bu oyle büyük bir yangındır ki Roma şehrinin yaklaşık yüzde 10’luk kısmı yok olmuştur.
...

Yangın, Circus Maximus ve çevresindeki dükkanlarda başlamış ve tüm şehri ele geçirmiştir.
... ...

Bu büyük yıkım sırasında Roma İmparatorluğu'nun başında olan Nero ne yapıyordu? ? ? ? ?

....
İşte kilit soru bu ve asıl tartışma buradan sonra başlıyor. Hazır olun 😁
...
Halk yangından Roma  İmparatoru Nero’yu sorumlu tutmuştu..
...
Dönemin tarihçilerine göre yangın sırasında Nero, Palatino Tepesi’nde sahne kıyafetlerinin içinde lir çalarak şarkı söylüyordu. 
Yangına bir sorumlu bulmak isteyen halk ise Nero’nun şehre çok kızgın olduğunu ve bu nedenle bütün şehri yok etmek istediğini savunur... Bir diğer iddia ise Paganizmi benimsemiş Nero, Hristiyan halkı cezalandırmak için bir nevi komplo kurmuştur.
Öyle de olur Nero yangının sorumlusu olarak Aziz Petrusu gösterir ve onu ters biçimde çarmıha gererek cezalandırır. Hatta bugün Snt.Pietro kilisesinin altında  mezarı bulundugu da iddia edilir.
...

Büyük Roma Yangını, nasıl olduğu bilinemeyen ancak pek çok teori üretilen tarihin gizli kalmış meselelerinden birisidir.
...
 Bu yangın Nero’yu imparatorluk döneminin sonuna sürükleyecek, halkla arasını iyice açacak ve pek çok mal kaybına neden olacaktır.
Dipnot:
Yangında İmparatorluk Sarayı ve Kolezyum dahil pek çok yer hasar görmüştür....
....

Bu freskte görülen kişi aslında hepimizin çok yakından tanıdığı fakat hikayesini pekte bilmediğimiz bir kişiye ait.
...

Noel Baba desem bilmeyenimiz var mıdır acaba? Bu kişi bizim bildiğimiz Noel Babaya hiç benzemiyor dogru peki bu işin aslı nedir;
....
Freskte görülen kişi Aziz Nikola yani yabancıların Noel Baba diye bildikleri kişi.
....
1929 yılında Amerika'da büyük bir ekonomik bunalım meydana gelir.
O zamanın büyük şirketlerinden biri satışlarını artırmak için Noel Baba'yı kendi renkleriyle giydirirler.
Altına bi kızak ve "Jingle Bangs"  müzikleriyle bir reklam politikası yürütürler.
Aslında Noel Baba dedikleri kişi freskte görülen Aziz Nikola'dan başkası değildir.
...
Böylelikle bir reklam ve satış aracı olarak kullanılan bu kişi Yılbaşında bir çoğumuzun alışveriş tuzağına düştüğü meşhur zattır.
...
Buyrun efendim AZİZ NİKOLA yani nâm-ı değer NOEL BABA.
...
Alışveriş yaparken kime hizmet ettiğinize dikkat edin bundan sonra 😁

TALİHSİZ KAŞİF KRİSTOF COLOMB
...

Kristof Kolomb İtalya’nın Cenova şehrinde  bir dokumacının oğlu olarak dünyaya gelmiştir.

Kristof Kolomb Dünyanın yuvarlak olduğuna inanan sayılı kişilerden biriydi
Coğrafya kitaplarını inceliyor, hep batıya doğru gidilirse doğuya. HİNDİSTAN'a ulaşılacağına inanıyordu.
...
Sonunda nicedir zihnini kurcalayan, ona olduğu yerde rahat  vermeyen büyük tasarısını gerçekleştirmeğe karar verdi.Ne yapıp edip sağlayacağı birkaç gemiyle daima batıya doğru yol alacak ve eninde sonunda Hindistan’a varacaktı.

...
Kolomb’un bazı öneri ve şartları başlangıçta kabul edilmediyse de, uzak görüşlü birkaç saray adamı araya girdi ve Kolomb’u destekledi.
Böylece, 1492 yılının 3 Ağustos günü Kolomb’un emrindeki üç gemi İspanya’nın Palos limanından denize açıldı
...

Sonu belirsiz yolculuğu herkes göze alamadığı için, 88 kişilik mürettebatın çoğunluğunu cezaevlerinden çıkarılmış hükümlüler meydana getiriyordu...
...

Başlangıçta yolculuk iyi geçiyordu.Yelkenleri dolduran rüzgar, onları kesinlikle bilinmeyen hedeflerine doğru götürüyordu. İki haftayı aşkın bir zaman geçti. Hala kara görünmeyince tayfalar arasında hırçınlaşmaya kadar varan bir hoşnutsuzluk başgösterdi. Ucu bucağı olmayan bir denizde yol aldıkları düşüncesi tayfaları korkuya sürüklemişti.
....

12 Ekim günü sabahın saat 2’sinde karayı gördüler. Kolomb tayfaların büyük bir kısmıyla karaya çıktı.
Toprağı öperek Tanrıya şükretti. Ayak bastıkları toprak parçası, aslında bugünkü Bahama takım adalarından Guanahani adasıydı.
Fakat Kristof Kolomb bu gerçeği bilmiyor, Çin ya da Japonya yakınlarındaki Hindistan Adaları’na ulaştıklarını sanıyordu.
Bu toprak parçasına,İspanya kral ve kraliçesi adına “San Salvador” dediler.
Uzaktan belirli bir kuşku, hatta korkuyla kendilerini gözleyen yerlileri de “Hindli” diye tanımladılar. Sonradan Amerika’daki bütün yerli kızılderililerin “HİNDLİ” anlamına İngilizce “İNDİAN” diye isimlendirilmesi de bu yüzdendir.


Sonra 1493 ve 1498 yılında ikinci üçüncü bir yolculuğa çıktı.
Güney Amerika’yı gördü. "Yeni yerler keşfetti ama hayatının sonuna kadar belirli bir gerçekten habersiz yaşadı"
Yeni bir kıtayı, Amerika kıtasını keşfettiğini bilmeksizin öldü.
....

20 Mayıs 1506 günü öldüğünde,yeni bir kıtayı bulan kimse olduğunu bilmeden hayata gözlerini yummuştu.
Kolomb’un bulduğu kıtanın Hindistan’la ilgisiziliğini,yeni bir kıta olduğunu sonradan AMERİGO VESPUCCİ adındaki başka bir İtalyan denizcisi farketti ve onun adından dolayı “AMERİGO” diye isimlendirilen kıta, giderek “AMERİKA” olup çıktı.


SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ
...
İstanbul'un neredeyse her köşe başında bir Tarih yatıyor.
Kimine hoyratça bakmışız, kimilerinin ise hikayelerini bile bilmeden geçip gitmişiz yanından çoğu kez...
...
Bir çeşmenin bile hikayesi mi olur demeyin Söz konusu Osmanlı medeniyeti ise olur. Saliha Sultan çeşmesinin hikayesi de oldukça etkileyici
...

IV. Mehmet’in eşi Rabia Gülnuş Valide Sultan,bir gün Azapkapı taraflarından  geçiyordur.
Gözüne sıradan bir çeşmenin önünde ağlamakta olan küçük bir kız çocuğu çarpar.
...
Yanına gidip kızın kırık bir testinin başında ağladığını görünce onun testisi için ağladığını düşünüp küçük kızı avutmak için eline biraz para sıkıştırmak ister...
Küçük kız parayı kabul etmek istemez
...
Valide Sultana  verdigi cevap ise son derece manidardır ve bu dakikadan sonra onun kaderini değiştirecek şu cümleyi söyler
...
"Efendim ben testi kırıldığı için değil, bir testi suyu eve götüremeyecek kadar beceriksiz olduğum için ağlıyorum" der küçük kız
...
Bir insanın kendiyle mücadelesi, liyakatlı duruşu ve erdemi Valide Sultanın gözünden kaçmaz. Sorun testi değil, sorun suyu eve götürebilmekti. İkisinin arasında dağlar kadar fark vardır.
Kurduğunuz bir cümle bazen sizi rezil eder,
bazende o küçük kız çocuğu gibi Osmanlı Sarayına Sultan'da...
...

Saliha isimli bu kızı Valide Sultan Osmanlı Sarayına alır. Yaşı gelince de oğlu II. Mustafa ile evlendirir.
Saliha Sultan, yıllar önce önünde testisinin kırıldığı o basit, küçük mahalle çeşmesinin yerine mevkiine yaraşan büyük bir çeşme yapılmasını arzu eder.
Yıllar sonra oğlu I. Mahmut tahta çıktığında annesinin bu arzusunu yerine getirir.