30 Mart 2018 Cuma
FATİHİ ANLAMAKTarihimizi dizilerden öğrenen bir toplumuz ne yazık ki..
Bu sebeple son zamanlarda ünlü padişah Fatih Sultan Mehmed'in ve II.Murad'ın hayatı merak edilmeye başlandı...
...
Tarihe damgasını vurmuş böylesi büyük şahsiyetlerin gündeme taşınması bir bakıma sevindirici bir durum...
Peki Fatih Sultan Mehmet'i ne kadar tanıyoruz?
Onun İlim, bilim ve Sanat konusundaki yaptıklarından ne kadar haberdarız?
Sadece İstanbul'un fethi demek değildi Fatih'i anlamak...
Derya denizin küçük bir su damlasıydı İstanbulun Fethi, asıl gerçekse onun arkasında yatan Dehayı anlayabilmekti...
Kısa hayat hikayesinden yola çıkarak FATİH'İ anlamaya hazır mısınız?
Hadi başlayalım🔜
ŞEHZADELİK YILLARI
....
II. Mehmet 30 Mart 1432 tarihinde Edirne'de dünyaya gelir( 586 sene önce bugün😊)
İki yaşına kadar Edirne’de kaldıktan sonra küçük ağabeyi Alâeddin ile birlikte, büyük ağabeyi Ahmed’in sancak beyi olduğu Amasya’ya gider.
Abisinin ölümünün ardından Amasya’da sancakbeyliği yapmaya devam eder.
( Şehzade Alaaddin ve Şehzade Ahmet'in kabirleri bugün Bursa Muradiye Külliyesi'ndedir)
Haylaz bir çocuk olması dolayısıyla
eğitimi kolay olmaz ve kendisi için çok değerli hocalar görevlendirilir.
Son derece iyi bir eğitim alan II. Mehmet Arapça, Farsça, İbranice, Keldanice Yunanca ve İtalyanca dillerini çok iyi düzeyde bilmektedir...
Klasik medrese eğitiminin yanı sıra, Avrupa tarihi ve Antik Yunan tarihinede son derece ilgi duymuştur.
Çocukluk yıllarında Homeros'un meşhur İlyada Destanı oldukça dikkatini çekmiştir
TAHT YOLU ONA GÖZÜKMEKTEDİR
İki ağabeyinin de erken yaşta vefatı üzerine, şehzade Mehmet genç yaşta tahtın varisi olur.
Sultan II.Murad Han 1444 yılında gönüllü olarak tahtan feragat eder ve Şehzade Mehmet 12 yaşında tahta çıkar..
Fakat bu olay Edirne'de otorite boşluğu meydana getirir ve oluşan Haçlı zihniyeti dolayısıyla Sadrazam Çandarlı Halil Paşa
Sultan II.Murad Han'ın tekrar tahta çıkması konusunda ısrarcı olur...
Bu sebeple II. Mehmet tahtı babasına bırakmak zorunda kalır
(Fakat II.Mehmet Çandarlı Halil Paşa'nın buradaki tutumunu asla unutmaz ve
yıllar sonraya karşılığını vermekte gecikmez)
Sultan II.Murat, 3 Şubat 1451 tarihinde hayatını kaybeder ve II.Mehmet 19 Şubat 1451 tarihinde Edirne’de ikinci kez tahta çıkar.
KONSTANTİNİYE ELBET FETH OLUNACAKTIR...
Sultan Mehmet’in hedefinde hep büyük dedesi Yıldırım Bayezid’in oluşturmaya çalıştığı merkeziyetçi imparatorluğu kurmak vardi.
Ancak Bayezid'in aksine bunu yapmak için önce İstanbul’u alması gerektiğini biliyordu.
Tüm adımları da hep bu yöndeydi.
Dedesi Yıldırım Bayezid’in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarının karşısına 1452 yılında Rumeli Hisarını yaptırır...
Uzun ve yorucu bir Mücadelenin ardından 29 Mayıs 1453 günü Konstantiniyye kapıları II.Mehmet'e açılır.
O artık bir "FATİH"tir...
Hem gönüllerin Fatih'i hem İstanbul'un ❤
...
İSTANBULUN İLİM VE SANATLA YENİDEN DOĞUŞU 🌞
...
Birçok tarihçi tarafından bir “RÖNESANS HÜKÜMDARI” olarak tanımlanan Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethinin ardından şehri imar çalışmalarına başlar...
Bir ülkenin geleceğinin Aydınlık ve İlerici bir eğitim anlayışından geçtiğini bilmektedir...
Bu sebeple SAHN-I SEMAN medreselerini kurar...
Bu medreselerde ders vermesi için Özbekistan ve Buhara'dan çok değerli Alimleri İstanbula çağırır...
Mesela Ali Kuşcu Fatih Sultan Mehmet'in bu daveti üzerine Özbekistan'dan İstanbul'a gelmiş son derece değerli bir alimdir...
Ali Kuşcu'nun o dönemde gelirken 200 kadar âlimi de yanında getirdiği ve Fatih Sultan Mehmet'in bu kişilerle tek tek ilgilendiği rivayet edilir
Ali Kuşcu uzun bir süre bu medreselerde dersler vermiştir...
O dönemde birçok alanda
Yıldız gibi parlayan âlimler yetişmiştir
Fıkıh ilminde Molla Hüsrev, tefsirde Molla Gürânî, Molla Yegan, Hızır Çelebi, Matematikte Ali Kuşçu, kelâmda Hocazade, zamanının büyük âlimlerindendi...
Fatih'in, özellikle İstanbul'un fethinden sonra binlerce ciltlik kitaptan oluşan zengin bir kütüphanesi vardı
İLİM,BİLİM VE SANATA OLAN MERAKI
...
Fâtih Sultan Mehmed, askeri ve siyasî dehasının yanında ilmî yönden de Osmanlı padişahları arasında mümtaz bir mevkiye sahipti...
İlme, sanata ve ilim adamlarına çok kıymet verirdi kendisi de matematik, geometri, hadis, tefsir, fıkıh, kelam ve tarih ilimlerinde fevkalade bilgiliydi...
...
Ayrıca Antik tarihe de oldukça meraklıydı.
Antik Yunanistan'daki düşünürlerin ve Romalı tarihçilerin eserlerini, papaların, imparatorların, Fransa krallarının, Büyük İskender'in vekayinamelerini okumuştu
Fatih'in sarayında her zaman Yunanca ve İtalyanca bilen iki katip bulunur ve padişaha eskiçağ tarihiyle ilgili bilgiler verirdi.
İlme, bilime ve sanata bu kadar önem vermesi sebebiyle o dönemdeki bilgin, fakih ve yetenekli insan çokluğu hiçbir padişah devrinde olmamıştır...
Fatih Sultan Mehmet demek sadece İstanbul'un fethi demek değildi...
O şüphesiz ki DÜNYA TARİHINE gelmiş en muhteşem Osmanlı Türk Hükümdarıydı...
Doğum tarihinin seney-i devriyesinde O'nun bu yönlerini de hatırlamak ve ders çıkarabilmek umuduyla...