25 Haziran 2016 Cumartesi
Kadem-i pâkini ol Hazret-i Şâh-ı Rusûl’ün
Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sâhibidir
Bahtiyâ durma yüzün sür kademine o gülün
..
Her şiir hikayesiyle anlamlı sanırım çok sevdiğim bu şiir Sultan I . Ahmet'in Peygamber sevdası sebebiyle dile gelmiş, sevdiğini ancak başında Tãc yapan kişilerin anlayabileceği kadardır manidar bir şiir...
..
Hikayesi kısaca şöyledir...
Sultan I.Ahmet Memluk Sultanı Kayıtbay'ın türbesinin içinde Peygamber Efendimize ait Kadem'i Şerifini duyunca yeni yapılmış ama yanında Ayasofya bulunması sebebiyle cok fazla ziyaret edilmeyen Camisine cemaat çekmek maksadıyla Kadem-i Serifi İstanbul'a getirtir. Önce Eyüp Sultan türbesine daha sonra Sultan Ahmet Camine gelen Kadem'i Şerif bir gün Sultan I . Ahmet'in rüyasına girer, mahkeme kurulmuş Kayıtbay Peygamber efendimize şikayetini dile getirir.
“Ey Allah’ın Resulü! Ümmetinden bu zât, benim türbemi ziyarete vesile olan ‘kadem-i şerifiniz’i aldırdı, kendi camiine koydurdu. Bu amelinden dâvâcıyım.”
Kan ter içinde uyanan Sultan I.Ahmet için Kadem-i Serifi yerine götürme yolu gözükmüstür...
Ancak Kadem-i Seriften ayri kalmaya yüreği dayanmaz ve aynı şekilde bir sorguc yaptırır ve sarıgına takar... Sen benim başımın tacısın diyerek ona olan sevgisini muhabbetini yüceltir ve dilinden yukarıdaki dörtlük dökülür...
No’la tâcım gibi başımda götürsem dâim
Kadem-i nakşını ol Hazret-i Şâh-ı Rusülün...
..
Böyle sevgi ve muhabbet karşısında ne denir ki.
Onların her bir hikayesi derin anlamlar içeriyor. Yıllar sonra yaşayacak bir kızın bi gece yarısı aklına düşüp, yüreğinin kalbinin o insanlarla attığını, onların bu hikayelerinde huzur bulduğunu ve belki birilerinin de yüreğine dokunur diye kaleme alacağını sezinler gibi sanki...