11 Eylül 2016 Pazar

YEŞİL BURSA'NIN ÂL SANCAĞINA KAVUŞTUĞU GÜN  11 EYLÜL
...
Bursa Osman Gazi türbesini ziyaret edenlerin çoğunlukla yanından umarsızca geçtiği bir ayrıntı, tarihe düşmüş acı bir gerçeği sessiz bir çığlık gibi haykirmakta adeta...
İstiklal Marşı şiiri yazarı Milli Şairimiz bütün bir milletin ortak dili olup yine dile gelmiştir mısralarında...

"Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun.
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun"
...
Milli Şairimizi böylesine duygulandıran konu Osmanlının kuruluş şehri güzel Bursa'mızın 8 Temmuz 1920 günü Yunan'lilar tarafından işgaliydi. Haberi aldığında gözyaşlarına gark olan Mehmet Akif Ersoy o sırada ötmekte olan Bülbülün feryad eden sesini işitir. Onun ağıt yakar gibi haykırışı, hislerine tercüman olur adeta ve ona ithafen bu duygu yüklü "Bülbül" şiirini yazar.
...
Kendi vatanında hânmansız bir serseri olmak o günlerin acısını en derinden hisseden bir şairin kaleminden işte böyle dökülür...

Hayır, mâtem senin hakkın değil...
Mâtem benim hakkım
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!
...

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KÜRSÜSÜ SİYAH ÖRTÜ İLE KAPLANIYOR

Selahattin Eyyubi'lerin,  Fatih'lerin yurdu dört bi yandan işgal altındadır artık. Huzurla ve barışla idare edilmiş topraklarda artık zulüm ve gözyaşı hakimdir. Öyle ki 8 Temmuz 1920 günü Osman Gazi'nin türbesini gelen Yunan komutan Venizolos'un oğlu Sofokles Osman Gazi'nin sandukasını tekmeleyerek mukaddesata saygısızlık yapmakta kendinde hak görmüştür . Sandukasının başında sarfettigi cümleler Tarihe bir ibret levhası olarak kazınmıştır adeta

- “Kalk koca Türk!.. Senden ırkımın intikamını almaya geldim. Bak kurduğun devlet parça parça oldu. Bursa’yı eski sahibine iade ettik. Zelil neslin şimdi elimizde bir köle durumunda bulunuyor. Kalk!.. Seni bir kere daha öldüreyim de ırkımın intikamını alayım!..

” Bir müddet türbenin içinde kılıcını sallayarak dolaştıktan sonra zafer kazanmış bir kumandan havasına bürünen Venizelos’un oğlu, ayağını sandukanın üzerine koyup kılıcına dayanarak fotoğrafçıya şöyle seslenmişti :
“Çek bakalım bir Bursa hatırası…”

Bursa'nın dört bir yanında yıkım başlamıştır.
Bombalarla tahribe yeltenilen Bursa Ulu Cami'de bundan payına düşeni  alır.
...
Bütün bu olanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Burdur Milletvekili İsmail Suphi Bey tarafından dile getirilince, milletvekillerinin kendilerini tutamayarak hıçkıra hıçkıra ağladıkları görülür.Meclis tutanaklarına da yansıdığı gibi meclis’te gözyaşları sel olup akar
...
Bursa'nın işgali herkeste çok derin bir üzüntüye sebep olur ve bu yüzdendir ki bu işgalin ardından tutulan yası belirtmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne siyah örtü örtülür, ta ki zulüm dolu 2 yıl 2 ay 2 gün geçene kadar. Osman Gazi'nin şehri güzel Bursa'nın 11 EYLÜL 1922 tarihinde esaretinden kurtuluşuna kadar.
...
Her şehir çok özel ve güzeldir ama Meclisin Bursa için göstermiş olduğu bu hassasiyet sanırım Ecdadına olan saygısından kaynaklı. Çünkü Bursa öylesine bir şehir değil, Osman Gazi'nin hayali, Orhan Gazi'nin mirası, Ecdad yadigarı bu şehirde sahip çıkılmayı bekleyen çok önemli bir değer var... İşte bu değerdi bu insanları birleştiren, bu ülke için savaşmaya sürükleyen.
...
Bursa'nın Yunan işgalinden kurtulduğu 11 EYLÜL "Yeşil Bursa'nın  Al sancağına kavuştu" kutlu gündür...
11 EYLÜL'ÜN KUTLU OLSUN GÜZEL BURSA...

6 Eylül 2016 Salı

GEMİLERİ KARADAN YÜRÜT DEHA; FATİH SULTAN MEHMET

"İstanbul elbet birgün feth edilecektir Onu feth eden komutan ne güzel komutan, onu feth eden asker  ne güzel askerdir" (Hz. Muhammed)

...
Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethinin üstünden geçen 563 yıla rağmen hala "FETİH" deyince göğsümüz kabarıyor, İçimiz coşuyorsa, ecdadın deha zekasıyla iman gücüyle karadan yürüttüğü gemiler günümüz teknolojisinde bile hala bizi hayrete düşürüyorsa kusura bakmasın hiç kimse ama böyle bi Ecdadın torunları olmakla ancak gurur duyulur...
...
Nice şanlı zaferlerle dolu tarihimizin en mühim hadiseleri bana göre sıkça dile getirilmeli...Sürekli övünmek için degil geçmişinden ders çıkarmak ve zorluklarla  mücadele ederken yılmamanın ne demek oldugunu Fatih Sultan Mehmet Han'ın o zor  fetih günlerinde bulmak gerekir. Çünkü Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul Surlarının önüne geldiğinde "YÂ BEN İSTANBULU ALIRIM, YA İSTANBUL BENİ" diyerek kararlılığını, bu işe verdiği gönlünü ortaya koymuştu. Gemileri karadan yürütmekte, davasında kararlı olan bi insanın çılgınlıkta sınır tanımayacıgının en büyük ispatıdır
...
Haftasonu Değerli Tarihçi-Yazar Ahmet Anapalı hocamın Karaköy Taksim Galata turunda Haliç'e gerilen zincirin yerini ve gemilerin karadan yürütüldüğü güzergahı
bizzat yerinde tetkik ettik ve bu güzergahı adım adım yürüdük...


Peygamber müjdesi bu Aziz şehrin kutlu askerleri olabilmek için verdikleri mücadeleyi bu yollarda hissettik... Kolay olmayan yollarda çekilen sıkıntılar, sizi  tarihe kahraman olarak geçiriyor... Onlar sadece İstanbul'u fethetmedi Dünya tarihi boyunca hafızalarda silinmeyen bir hadiseye de isimlerini altın harflerle yazdırdı...
...
Gemilerin geçisini engellemek için Haliç'e gerilmiş olan zincirin bir tarafi Sarayburnu'nda Sepetçiler Kasrı'nın bulunduğu yerde Mangana Sarayı'nın önündeki bir sütuna diğer tarafı Karaköy Yeraltı Camii'nin bulunduğu yerde olan bir sütuna bağlanmış olan bu zincir Fatih Sultan Mehmet Han'a tarih içinde tarih yazmasına sebep oldu...
...
22 Nisan 1453 tarihinde Tophane limanı civarından yukarı çıkılarak, bugünkü Kumbaracı yokuşunu takiben, Asmalı Mescit’ten Tepebaşı yolu ile Kasımpaşa arasına ulaşan bir patika yapıldı ve kızaklarla kaplanıp yağlandı. Bu gemilerin altına koymak için de arabalar yapıldı. Bir çok sayıda manda ve öküz bulundu.
Cenevizli casuslar da bu çabayı fark ediyorlar ama bununla neye ulaşılacağını anlamıyorlardı.
Sonrasında Kasımpaşa indirildiği genel kabul görülen bu 67 parçalık donanma akşam hava kararmasindan sabah gün ağırıncaya kadar  yaklasik 8 saatlik süre zarfında Haliç'e ulaştırılmıştır.
...
Hatta Bizans askerleri, sabahleyin Osmanlı gemilerini Haliç’te görünce, herhalde zincirleri kırıp geçtiler diye zincirleri kontrol etmişler ve gördükleri manzara karşısında hayrete düşmüşlerdir. Onları hayrete düşüren bu olay bir Çağın kapanıp bir çağın açılışına sebep olan İstanbul'un fethini hızlandırmış askerimize de büyük moral olmuştu...

...
Bu esnada Molla Gürani, beraberinde öğrencileri ile geldi. Molla Gürani, fethin Sultan Mehmet’e nasip olacağını şu sözleri ile vurguladı:

"Sultanım, bu fetih sizin nasibiniz. Asla pes etmeyin. Yanımda destekçilerim ile geldim. Kefenlerimiz de yanımızdadır ve son nefesimizi verene dek fetih için mücadele etmeye hazırlıklıyız" sözlerini söyledi.
...
22 Nisan sabahında Haliç’e indirilen gemiler sayesinde böylece Haliç’in kontrolü Osmanlıların eline geçti. Öte yandan kuşatmanın yedinci haftasında Osmanlılar hâlâ kesin bir sonuç alamamıştı. Bu noktada Halil Paşa son bir kez Mehmed’i teslim çağrısı yapmaya ikna etti ancak imparator teklifi yine reddetti.
Bunun üzerine Mehmed 24 Mayıs’ta ayın 29’unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını duyurdu.
En nihayetinde 29 Mayıs 1453 günü bu kutlu gün gerçekleşti ve Konstantinopolis yani Güzel İstanbul'umuz bizim oldu.
...

Tarihle tarih üzerinde yürümek, ecdadın iz sürdüğü topraklarda onların ruhunu hissetmek heyecan verici olduğu kadar insanın ruhunu besleyen de bi durum... Bence mutlaka bi gün bu güzergahı adım adım gezin, ecdadı bizzat yerinde yerinde yad etmenin güzelliğini sizde yaşayın...

Kaynakça; Kemalpaşazâde, Kritovulos, Tarih-i Sultân Mehmed Hân-ı Sânî,-Bizans Tarihi, Solakzâde, Tarih-i Ebu'l Feth

2 Eylül 2016 Cuma

MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ İZNİK
...
Bursa'nın tarihi zenginliğine zenginlik katan ve bir çok Kadim Medeniyete evsahipligi yapmasıyla her yanı tarihle bezeli,  Bursa'nın bir şirin ilçesinin adıdır İznik...

İznik Gölü boyunca kurulmuş sakinliği ve huzuru içinde barındıran ziyaret edenlere anlatacağı nice hikayeleri bulunan bu ilçe, Antik Roma'dan, Hristiyan  Roma'ya, Anadolu Selçuklu'dan, Osmanlı'ya kadar bir çok Medeniyete başkentlik yapmıştır...
...
M.Ö 316 yılında Büyük İskender'in kumandanlarından Antigonos tarafından kurulan İznik, kuruluşundan bir süre sonra Lysimakhos tarafından  ele geçirilir ve bu şehre sevgili karısının ismi yani Nikea ismini verilir.
Rumca "İz" şehrin(surun içi) manasına geldiğinden "İznikea" denilen şehir, daha sonrasında da günümüze de  adı İznik olarak gelmiştir...
...
Alparslan'ın 1071 Malazgirt Zafer'inin ardından Anadolu Selçuklu Devleti tarafından ele geçirilen bu şehir 1075-1086 yılları arasında Anadolu Selçuklu Devleti'nin de ilk başkenti olacaktır...
...
İstanbul Surları gibi üçlü koruma sistemi ile yapılmış İznik Surları'na dört ayrı kapıdan girilir. (İstanbul kapı, Göl Kapı, Yenişehir  Kapı ve Lefke Kapı)
...
İZNİK AYASOFYA(ORHAN) CAMİ

İznik Ayasofya IV.yy'da bazilikal planda inşa edilmiş bir Hristiyan klisesidir. Dünya tarihinde çok önemli bi yere sahiptir özellikle Hristiyan dünyası için oldukça önem arzeden ve Hristiyanlarin Hac için geldikleri kliselerden biri sayılan İznik Ayasofya'sını bu kadar önemli yapan unsur nedir?
Çünkü burası Hristiyan Dünyasında gerçekleşen 1. 2 ve 7. İznik  konsillerinin gerçekleştiği yerdir. Tabiri yerindeyse Hristiyanligin birkaç din adamı tarafından yeniden yazıldığı yerdir... Bu konsil toplantılarının içeriğini düşündükçe hiç bozulmadan günümüze gelmiş İslamiyet'in değerini bir kez daha anlıyor insan...
...
İslam Savaş hukukuna göre savaşarak fethedilen topraklarda bulunan kliseler "Kılıç Hakkı" olarak Camiye çevrilirdi. İzniğin en büyük klisesi olan İznik  Ayasofya da, Orhan Gazi'nin 1331 İzniği fethetmesinin ardından fethin sembolü olarak Camiiye çevrilmiştir.
...
Dinler arası hoşgörü ve güzelliği içinde barındıran İznik Ayasofya Cami bence İstanbul Ayasofya'mız içinde güzel bir örnek olarak gözümüzün önünde durmaktadır...

SÜLEYMAN PASA MEDRESESİ
..
1332 yılında Orhan Gazi'nin Nilufer Hatun'dan olma büyük oğlu tarihte "Rumeli Fatihi" diye de anılan Şehzade Süleyman'ın yaptırdığı medresede bir dem huzur arayanların çay kahve icebilecekleri çok hoş bi mekan
...
Tarihte medrese binası olarak kullanılmış  günümüzde ise İznik Çinileri'nin harika eserleri, tabloları süs eşyalarından oluşan dükkanları da görülmeye değer
..
İZNİK ÇİNİSİ
...
İznige gelipte İznik Çinisi'nin tasavvufi hikayesini dinlemeden gitmek İznigi eksik anlamak olur sanırım...

Tasavvufta "Hamdım,piştim, yandım" sözüyle yoğrulmuş,bi nevi ateşte açan lalelerdir İznik Çinisi... Onun oluşum hikayesi bir insanın doğumuyla ölümü arasında geçen hayat mücadelesini özetler gibidir adeta...

İznik çinisi 15. yüzyılda ortaya çıkmıştır. O dönemde yapılan Bursa Yeşil Camii ve Türbesinde Bursa Muradiye Camii'nde ilk örneklerine rastlanır. 16. yüzyıldaysa Osmanlı Devleti'nin güçlenmesi ve yeni yapıların ortaya çıkmasıyla İznik çinisi en ihtişamlı günlerini yaşadı. Bu dönemde yapılan Süleymaniye Camiinde ve Selimiye gibi eserlerde İznik çinisiyle süslemeler yapılmıştır.
...
I.Murat'ın sadrazamı Candarlı Halil Paşa tarafından yaptırılan Yeşil Cami ve
Osmanlı'nın günümüze kitabesi ulaşmış ilk camisi olan İznik Hacı Özbek Cami de görülmeye değer... Orhan Gazi'nin eşi ve eserleriyle Bursa'ya hayat vermiş Nilüfer Hatun'un da burada birçok eseri mevcut her ne kadar şu anda ziyaret etmek  mümkün olmasada...
...
"Ben ol dost bahçesinin bülbülüyüm
İlahi bülbülü gülden ayırma"
sözlerinin sahibi burada medfun Eşrefoglu Rumi hz.lerinin kabrini ziyaret ederek buranın maneviyatindan bereketlenmenizi tavsiye ederim...

Bursa'nın şirin ilçesi İznik tüm bu güzellikleriyle ziyaret edilmeyi sonuna kadar hakediyor... Bence bigün muhakkak yolunuz buraya düşsün...