7 Temmuz 2016 Perşembe
Tarihi, doğası,muhteşem manzarasıyla bugün gönlümden gözümden Amasya geçti...Bugüne ait tarihi notlar düşmezsem olmazdı zira Amasya açık hava müzesi gibi her yanı tarihle bezeli...
Şehrin siluetinde ilk göze çarpan Kral Kaya mezarları ilk çağ Krallarına ait, tıpkı Mısır firavunlarının ölümsüz olma hırslarına yenik düşerek inşa ettirdileri Mısır piramitleri gibi. Tabi Mısır piramitlerinin başına gelen kaçınılmaz son burada da cereyan etmiş. Dünyalar seninde olsa öbür dünya işlediğin iyi ameller dışında sana fayda verecek bişey götüremiyorsun malesef..
Mezarların yukarısında Evliya Çelebi'nin anlatımıyla burçları bulutlara değen Harşena Kalesi ve o muhteşem Amasya manzarası ne diyeyim mutlaka bi gün görün anlatılmaz yaşanır derler ya tam da öyle bi yer
Yesilirmak nehrinin kenarında II.Beyazit külliyesi 1486 yılında II. Bayezid'ın Osmanlı saltanatının kendisine nasip olmasının bir şükranı olarak inşa ettirilmiştir. Burada en güzel yerlerden biri Taşlıcalı Yahya'nın şiir defteri ve hz.Osman dönemine ait orjinal Kuran'ın da olduğu el yazmaları kütüphanesi. İçimde bugün orayı görememenin üzüntüsü var hala, bayram olması sebebiyle...
.
Fatih Sultan Mehmet'in ünlü hekimlerinden olan Şerafettin Sabuncuoglu'nun bir İlhanli eseri olan müthiş şifahanesi, müzikle şifa edilen akıl hastaları ve tıbbi birçok uygulama,. Atalarımızın ilimde aslında ne kadar da ileri düzeyde olduklarını bize nasıl da güzel anlatıyor.
Amasya bir Osmanlı sancagi gönül isterdi ki Şehzadeler'in ikamet ettiği Sarayı da görseydik ama Manisa, Edirne Sarayları gibi malesef hiçbişey kalmamış geriye. Keşke aslına uygun tekrar inşa edilse çünkü bu şehirler sıradan şehirler değil. Osmanlı buraları sancak kabul ettiyse vardır bi bildiği diyerek yine gönlümün kopamadığı bu güzeller güzeli Amasya şehrinden ayrılıyoruz...
0 yorum:
Yorum Gönder